بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ كُشِطَتۡ ١١
Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,
عَلِمَتۡ نَفۡسٞ مَّآ أَحۡضَرَتۡ ١٤
Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.
فَلَآ أُقۡسِمُ بِٱلۡخُنَّسِ ١٥
(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,
ٱلۡجَوَارِ ٱلۡكُنَّسِ ١٦
(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,
إِنَّهُۥ لَقَوۡلُ رَسُولٖ كَرِيمٖ ١٩
(19-21) O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.
ذِي قُوَّةٍ عِندَ ذِي ٱلۡعَرۡشِ مَكِينٖ ٢٠
(19-21) O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.